SIKÇA SORULAN SORULAR

Ameliyat kanseri kötüleştirir mi?
Ameliyat sonrası ağrım olacak mı?
Ne zaman banyo yapabilirim?
Obezite ameliyatının riski yüksek midir?

Hastalarımızın en sık bizlere sorduğu soruları sizlere kısa cevaplar halinde listeledik. Fakat kafanıza takılan her konu için yine 0 (532) 162 35 64 numaralı telefondan her zaman ulaşabileceğinizi de hatırlatmak isteriz.

Doğal olarak bu sorunun cevabı hangi ameliyatı olduğunuza bağlı olarak değişir. Meme, fıtık, tiroid gibi mide bağırsak sistemini etkilemeyen cerrahilerde beslenmeye çok kısa sürede başlanabilir ve özel bir diyet uygulanmaz. Ancak mide-bağırsak cerrahisi uygulanan hastalarda özellikle ilk günlerde gaz yapıcı(baklagil grubu gibi) ve gazlı içeceklerden uzak durulması tavsiye edilir. Ameliyat sonrası size ve geçirdiğiniz ameliyata uygun diyet cerrahınız tarafından size anlatılacaktır. Bazen bir diyetisyen değerlendirmesi uygun görülebilir. Temel noktalardan biri bol su ve sulu gıda tüketilmesi olacaktır.

Genellikle ameliyattan 24-48 saat sonra duş şeklinde banyo yapmakta bir sakınca yoktur. Normal dikilmiş bir yarada bu süre içerisinde epitel(cildin en dış tabakası) ile kapanır ve su ile temasta bir sorun olmaz. Sadece bu alana kese şeklinde bir işlem uygun olmaz. Bazı açık yaralarda cerrahınız farklı tavsiyelerde bulunabilir.

Bu soru cerrahların sıkça karşılaştığı ve hasta-hasta yakınları tarafından haklı olarak sordukları bir sorudur. İleri yaş gerçekten özellikle büyük ameliyatlarda risk artışına neden olmaktadır. Unutmayın hiçbir cerrah gerçekten endikasyonu olmayan bir ameliyatı size tavsiye etmez. Sizin yaşınız, var olan yandaş sorunlarınız, ameliyatı gerektiren durumunuz, ameliyat olmadığınızda karşılaşacaklarınız gibi durumlar tümüyle değerlendirilerek bu kararı almıştır. Doğal olarak bu konuyla ilgili aklınızda olan tüm soruları cerrahınıza, anestezi uzmanına ve tedavinize katılacak diğer uzmanlık alanlarındaki doktorlara sorabilirsiniz. Sonuç olarak ameliyat olup olmamak özgür iradenizle alacağınız bir karardır.

Bir çok kanser türünün ana tedavisi cerrahidir(sindirim sistemi, tiroid, meme gibi). Özellikle erken evrelerde tek başına cerrahi yöntemlerle son derece başarılı sonuçlar alınmaktadır. Günümüzde modern kanser tedavisi bir çok uzmanlık alanının katılımıyla ve hasta ile birlikte alınan kararlar ile yürütülmektedir. Cerrahi uygulamalarının az ya da çok komplikasyonları, riskleri vardır. Bu riskler deneyimli cerrahlar ve merkezler ile oldukça düşük düzeydedir. Bazen ileri evre kanserler ve yaşlı hastalarda komplikasyon oranları artmaktadır. Geçmişte tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmediği dönemlerde cerrahi tedaviden yarar görmeyecek hastalara ameliyat edilmek zorunda kalındığından yüksek komplikasyon oranları nedeniyle bu tür bir kanı yerleşmiştir. Doğal olarak bu sorunun günümüzdeki yanıtı hayır olmaktadır.

Ameliyat sonrası ağrı üzerinde çok uzun yıllardır çalışılan ve günümüzde gelişen tekniklerle oldukça minimuma indirilmiş bir sorundur. Ameliyat sonrası ağrı şiddeti kişiye, ameliyatın şekline ve kullanılan ağrı tedavisi yöntemine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin laparoskopik(kapalı) yöntemlerde ağrı çok daha az iken açık yöntemlerde biraz daha fazla olabilmektedir. Ancak çoklu analjezik kullanımı, anestezi ekibince uygulanan blok ve ağrı tedavileriyle günümüzde bu sorun oldukça minimuma inmiştir.

Bu sorunun cevabı hayır olacaktır. Aşağıdaki durumlar var ise ameliyat tavsiye edilir.

  1. Nodüllerde kanser şüphesi var ise
  2. İlaç tedavisine cevap vermeyen fazla hormon salgılayan bir nodül ise
  3. Nodül takiplerde büyüme eğilimi gösteriyorsa
  4. Solunum güçlüğü gibi yakınmalara neden oluyorsa

Maalesef günümüzde var olan tedavi yöntemleri ile safra taşları erimez. Yanlış bir olarak safra kesesi taşlarının böbrek taşları gibi düşmesinin beklenmesidir. Safra taşlarının ortak safra kanalına düşmesi daha ciddi yakınma, sorun ve tedavilere neden olur. Bu nedenle küçük safra taşları büyük olanlardan daha tehlikelidir. Şikayet oluşturan, diyabet gibi yandaş sorunu olan, çok sayıda küçük taşı olan ve genç hastalara ameliyat önerilir.

Akut gelişmiş çatlaklar ağrının, kabızlığın önlenmesi, ilaç tedavisi, sıcak su banyoları ile çoğu kez geçer. Ancak kronikleşmiş çatlaklar maalesef çoğu kez kendiliğinden geçmez. Kronik çatlarda botox uygulaması ve diğer cerrahi yaklaşımlar gerekebilir.

Günümüzde birçok ameliyat kapalı yani karında açılacak küçük deliklerle yapılabilmektedir. Özellikle bazı ameliyatlar teknik deneyim gerektirmekle beraber artık altın standart haline gelmiştir(safra kesesi, reflü cerrahisi, fıtık cerrahisi ve bazı kanser türleri) . Açık ya da kapalı uygulamalarda teknik değişmez. Ancak kapalı uygulamanın cerraha daha iyi görüntü sağlaması, daha az ağrı, daha az enfeksiyon ve daha erken normal yaşama dönüş gibi avantajları vardır.

Kalın bağırsak kanserlerinin hemen tamamı polip zemininde gelişir. Bu olasılık polip büyüklüğüne, polipin doku tipine göre %3-30 oranındadır. Bu nedenle kolonoskopi esnasında saptanan poliplerin uygun bir teknik ile çıkartılması kanser gelişme olasılığının çok aza indirecektir. Bu durum kolonoskopik tarama yapılmasının önemini arttırmaktadır.